Röportaj

Hayko Cepkin

alt

altRock’n Dark Express’in ilk durağı olan Ankara’ya gitmek üzere Haydarpaşa Garı’ndan trenle yola koyuluk. Kıskandırmak gibi olmasın ama yol arkadaşlarımızdan biri de Hayko’ydu! Daha uykusunun açılmasına bile fırsat vermeden, onu soru yağmuruna tuttuk!

 

 

  

  

 

 

 

 

 

 

 Konserlerin son hız devam ediyor…
Son 3-4 yılda en çok konser yapan adamım! Son üç buçuk ayda 54 konser verdim! Bir yıl içerisinde üç tane turne yapmış bir tane daha adam yok! Bu benim inadımın göstergesi. Ben bu ürünü ortaya çıkarırım, sevdiririm, beğendiririm.
Biraz geçmişe dönelim… Müzikle ilgilenmeye başladığında ailenin tepkisi nasıl olmuştu?
Hiç hoşlanmadılar tabii! Babam demir işiyle uğraşıyor, annem ise ev hanımı. Babam eskiden davul çalmış bir adam, o zaman çaldıkları platformlar sinemalar, düğün salonları ya da pavyon tipi yerler. Rock’n Roll yapıyorlarmış. O zamanlar gördüğü şartlardan dolayı evlatlarını sanat dünyasında görmek istemedi. Aslında standart bir aile tepkisi, ama ben fazla inatçıydım. Onun için 19 yaşında kendime ev tuttum ve evden ayrıldım. İki yıl içerisinde altı ev değiştirdim, bir tanesinde hatta şehir dışına bile gittim. Ama o dönem yaklaşık iki buçuk yıl tek başıma yaşayıp müzik eğitimime devam ettim. 
Aşkta yaptığın en büyük çılgınlık nedir?
Bir sürü var aslında, ama hiçbirinin toparlanacak ve açıklanacak bir yanı yok. Tamamen anlatamayacağım şeyler! 
Sence ilişkilerin devam etmesini zorlaştıran nedir?
Kızların çok konuşması! Yorum yapılmasını sevmem. Erkekler anlatmak istemez, anlaşılmak ister. Kızlar ise dakika dakika, detay detay anlatılmasını ve anlatmayı ister. Erkek kelimeye dökmek istemez. ‘Kadın dırdırı’ denen şey buradan çıkıyor. Daha dün bir arkadaşım bir durum üstüne şunu söyledi: ‘Allah, ayvayı yedik! İki gün sürecek şimdi… Bu bir kabus yani’
Burçlarla aran nasıl?
Balık burcuyum. Burçlara inanırım, ama Balık özellikleri taşıdığım söylenemez. Yükselenim Aslan, oradan kurtarıyorum. Balık burcunun psikopatlığından ve hayal gücünden faydalanıyorum. Ama çok durağan değilim. Tembellik hali bende yok. Bir tek yoğunluktan dolayı yavaş yavaş unutkanlık başladı. Hayatımda ilk defa eve gelecek bir röportajı unuttum! Kapı çaldım, uyuyordum. ”Ne işiniz var burada” diye sordum. Alzheimer derecesinde unuttum o gün. Yani o Balık tarafım ortaya çıktı. 
Bir Terazi olsaydın kefelerin nasıl dururdu?
Biri en yukarda, biri de en aşağıda olurdu. Ortası yok, çünkü ortayı sevmem. Standardı sevmem. Kafamı koyduğum şeyleri yapıyor olmam uç nokta geliyor bana. Yaptığım müzikte Türkiye’deki piyasaya baktığında uç noktada duruyor.

Haykonun en’leri

En sevdiği film: Eternal Sunshine of the Spotless Mind 
En sevdiği oyuncu: Sean Penn
En sevdiği yönetmen: Michael Gondry 
En sevdiği müzik grubu: Testament 
En sevdiği yemek: Karnıyarık 
En sevdiği şehir: İstanbul dışında her yer

Hayko’nun asla’ları

Asla pas vermem dediği kız tipi: Şımarık, çokbilmiş 
Asla muhatap olmam dediği insan tipi: Çokbilmiş
Asla gitmem dediği mekan: Hindistan’daki her yer
Asla yapmam dediği aktivite: Modern dans 

Hayko nasıl bir çocuktu, aşk hayatı ne alemde, boş zamanlarında neler yapıyor? Bu soruların yanıtları ve Hayko röportajının tamamı, Heygirl’ün Şubat 2009 sayısında!

 

 

 

Yorum Yapın