MyBlog

Yasaklamak yasaklansa!

alt

altAile konusunda çok şanslıyım. Çünkü yasakların tabelalar aracılığıyla duyurulmadığı ve kurallara uymayanların yaptırımlar aracılığıyla cezalandırılmadığı bir aileden geliyorum. Bu yüzden de insanların birbirine koyduğu yasakları hep yadırgamışımdır. Tabii burada bahsettiğim yasaklar toplu yaşamı düzenlemek amacıyla koyulan temel insan haklarını kapsayan yasaklar değil. Sadece kişisel zevk ve keyif konsepti kapsamında insanların birbirlerine koyduğu yasaklar!

Ben hiç anlamıyorum. Karşımdaki insan benim istediğim ve bana doğru gelen şeyi yapmazsa fikrimi paylaşırım,  bazen onu dahi yapamam; içim içimi yer ama ertelerim eğer problem fazla kişiselse. Halbuki insanlara bakıyorum, kural koymak konusunda epey hızlı davranıyorlar. Çevresindeki insanların kimlerle görüşmemesi gerektiğinden, davranış kalıplarına kadar her şeyi patır kütür kontrol altına alıyorlar. Üçüncü kişilere de durum aktarırken evcil hayvana tuvalet eğitimi verme sürecinden bahseder gibi bahsediyorlar çevrelerini ne yönde şekillendirdiklerini. Ben şaşıp kalıyorum. Çünkü çoğu zaman kimseyi şekillendirmeye cüret edemem. Tabii tam tersine de yasakçı abla ve ağabeylerimizden daha net bir şekilde söylerim aklımdan geçeni. Bu iki durum arasında bir tezat var gibi algılayabilirsiniz ama unutmayın kural koymak sonuca ulaşmak, kendini ifade etmek ise süreci yaşamaktır, e haliyle asıl tezat olan durum değil bu iki farklı fiiliyattır.

Bu yüzden diyorum ki sevgili gençlik! Keşke yasaklamak yasaklansa! Tabii bu işin biraz esprili kısmı çünkü ‘yasaklama’ya topyekûn karşı olup onu yasaklatmakta; savaş istemiyoruz diye savaş açanı topa tutmaktan farksız. Eğer karşı olduğunuz bir şeye karşı onun silahını kullanırsanız, istemediğiniz şeyi istemeden beslemiş olursunuz. Bu da sorunu arttırmaktan başka bir işe yaramaz.

Tabii yasaklama, kısıtlama ve baskıdan kurtulmak için bir mucize gerektiğini düşünmek çok da yüzeysellik sayılmaz. Nasıl bir şey olsa güzel olurdu biliyor musunuz? ‘Asterix Vikinglere Karşı’ çizgi filminde Vikingler kurbanı kıstırmış üzerine giderken kurban ‘Merhamet edin’ diye bağırır. Vikingler de ‘merhamet’ lafını duyunca birbirine bakıp kafalarını kaşımaya başlarlar.  Herkes bir anda ‘Merhamet mi, o ne anlama geliyor?’ deyip şaşkınca birbirine bakar. Orda anlarız ki onların lügatinde ‘merhamet’e yer yok, kültürle alakalı olarak:) Ben de diyorum ki keşke bizden sonraki nesiller de ‘yasak’ konusunda aynı noktaya gelse, yapılmaması gerekenleri zaten kendi iradeleri kapsamında yapmayarak barışı da düzeni de, mutluluğu da kendileri kendi rızalarıyla yaratma olgunluğuna erişebilse!

Hayal diyeceksiniz. O zaman da size hemen Beatles’ın ‘Imagine’ şarkısını armağan eder, dinlemeyenlerin dinlemesini şiddetle öneririm. Her şey kafada yaratmakta başlar. Gerçekler yaratılandan doğar.


Herkese iyi haftalar!

 

 

 

Yorum Yapın