MyBlog

Sevdiğin biri seni gözetliyor:)

alt

altGeçtiğimiz yıllarda kod adı BBG olan ‘Biri Bizi Gözetliyor’ açılımlı bir program vardı. Tamamen teoriye ulaşılmadığı için boşuna yapılan bir deney izlenimi verirdi bu yarışma bana. İnsanları bir yere kapayıp – ki bir benzerini bizler de kobaylara yapıyoruz- nasıl reaksiyonlar verdiklerini gözlemliyorduk ‘naklen’.
‘Birilerinin kendisini izlediğini bilme’ hissiyatı yalnızca BBG gibi programlar da yok tabii. Sahneye çıktığını yüzlerini göremediğin ama gözünün önüne getirdiğin seyircilerin önünde de aynı duygu var.

Daha da kendi hayatımızdan bir örnek sunmak gerekirse, bunun en yaygın örneği küçükken biz oyun oynarken anne veya babamızın bizi gülümseyerek izlemesi hissi.

Bir yarışmada, sahnede ya da sevdiğin insanların önünde de olsak aslında duyduğumuz heyecan çok benzer, çok ’çocukluktan gelme’ ve çok insani. Bu duygunun adı heyecan ve telaş.

Garip bir örnek geldi şu an aklıma: Hani kâğıttan kule yaptığımızda küçükken, tam gösterecekken annemize kule devrilir; haydi yeniden yapayım dediğinde de bir türlü kâğıtlar yerinde durmaz. Anlatmaya çalışırsın biraz önce ne kadar harika bir şey başardığını ama heyecanlandığın için bir türlü aynı başarıyı tekrarlayamazsın. Bu his tanıdık geldi mi hepinize?


Eğer bu hissi bildiğinizi ve çocukken çok sık hissettiğinizi söylüyorsanız, şimdi bir şey daha düşünmenizi isteyeceğim. Hala bu telaşı ve paniği sevdiğiniz kişini karşısında hiç hissetmiyor musunuz? Bazen, tam önemli bir şey anlatacakken kelimeler dolaşmıyor mu birbirine ya da sesiniz kısılmıyor mu bir anda, belki de yüzünüz kızarmıyor mu? Tam bir şey anlatırken aklınıza gelen çözüm yolu bir anda kaybolmuyor mu?

Bu güzel telaş sanırım kendi hayat sahnelerimizin korkusu. Sonuçta yaşarken seyircilerimizin kaç kişi olduğu değil, hayat sahnemizi izleyen seyircinin önündeki ‘mükemmel olma ya da mükemmele yaklaşma’ isteği önemli olan!

“Evet, evet bu da birçok özelliğimiz gibi bir hayli insani” deyip sanırım yola bildiğimiz gibi devam etmek gerek:)
 

 

Ne de olsa telaşlanırken de yalnız değiliz, severken de, iyi olmak isterken de!

Dip not: Geçen hafta ‘Aklımdaki sorular’ yazısına devam edeceğim yazdım ama araya aklımdan geçen bu yazıyı sıkıştırayım dedim. Ne de olsa aklımdaki sorular kolay kolay biteceğe benzemiyor, hiç biri de güncelliğini kolay kolay yitirmiyor:)
 

Yorum Yapın