MyBlog

oyuncaq bebeq

Geçen gün bir iş için dışarı çıkmıştım. Yağmurluydu hava göz gözü görmüyorlar derler ya işte öyle sağanak halinde. Alelacele yürüyordum ben de. Etrafıma bakmaya bile zamanım yok sanarak. Biraz gittikten sonra ayağım bir şeye çarptı. Çaptığım şeye baktım eğildim elime aldım, oyuncak bir bebekti. Kim bilir hangi çocuğun elinden düşmüş olan onlarca bebekten sadece biriydi belki de. Ama hoşuma gitmişti bir an için. Aldım sonra işimi hallettikten sonra eve geldim ve yerde pislenmiş olan bebeği temizledim bir güzel. O kadar şeker bir şeydi ki anlatamam. Ona bakarken çocukluğum aklıma geldi. Doyasıya yaşayamadım çocukluğum. Elbette herkesin imkanı olmuyordur çocukluğunu yaşamaya bir şekilde. Ben de yaşadım çocukluğumu ama istediğim kadar değil. Sanki bir an gibi o kadar kısaydı ki. Ne hatıralarım var mazide ne de bir kaç eski fotoğraf. Oyuncak bebeklerimi hatırlamak isterim, ama hatırlayamam. Ya ben çok büyüdüm diyeceğim, ama mesele o değil. Bebeklerim çöpe atıldı, yakıldı… Hepsi kayıp gitti ellerimden istemeden. Oysa şimdi peluş oyuncaklarla dolu kitaplığımın üstü. Hepsi benim için anlamlı hepsi benim için önemli. Hepsi bana ait ve benimle yaşıyor. Çocukken oyuncak bebeklerimle doyasıya paylaşamadığım sevgimi şimdi peluşlarımla paylaşıyorum. Onlarla hayata devam ediyorum. Bulduğum bu bebeği düşüren çocuk ne çok üzülmüştür şimdi. Ne çok seviyordur kimbilir bu bebeği. Büyüyünce unutacaktır elbette. Şimdi ise dünyası yıkılacaktır üzerine. Yeni sevgiler gelecektir bu bebeğin üzerine istemeden de olsa yaşayacak ve benimseyecektir zamanla. Yaşayacaktır elbette ama hiçbiri bu bebeğe verdiği sevgi gibi aynı olmayacaktır. Bunu da zamanla anlıyorum şimdi…

Yorum Yapın