MyBlog

Kendinle ilerleyebilir misin?

alt

altRamazan geldi. Hangi şehirde yaşarsan yaşa, hangi sosyo -ekonomik şartlara sahip olursan, hangi dine mensup olursan ol  ya da hangi dili konuşuyorsan konuş; hiç fark etmiyor çünkü Ramazan ayını kaçınılmaz olarak yaşıyorun ülke kapsamındayken. Eğer ki benim gibi düşünceden düşünceye seken bir karaktersen de  ‘ramazan’ deyince aklına türlü türlü şey geliyor. Bende durum aynen böyle. Kendimi başlıyorum soru yağmuruna tutmaya. Bakıyorum, bir ısınan bir soğuyan havalarda ve uzun yorucu günlerde insanlar hiç bir şey yemeden duruyorlar. Neden diyorum ve cevabını veriyorum akabinde kendime: İnsanlar dayanıklılık sınırlarını zorluyorlar, daha güçlü karakterler olduklarına inanıyorlar, bu vesileyle inançlarının gerekliliklerini yerine getiriyorlar.

O zaman aklıma başka başka bir soru daha geliyor benim. Nefse hakim olmak denilen şey sonuç olarak yalnızca yemek yememekten ibaret değil. O yüzden kendi kendimize hakim olmanın alternatif yollarını üretebiliriz. Mesela ben duygularımı dışa vurma orucu içine girdim bir kaç haftadır. Ağlamamaya, bağırmamaya, kendimi yerlere atmamaya fazla inip fazla çıkmamaya karar verdim onu uyguluyorum. Tabii bu tip bir hakimiyet egzersizine girince insan bunun bir iftar saati olmamalı, eylem sürekli olmalı deyip haftalardır duygu yoğunlşamalarından elimi ayağımı çektim.

Bu bana özel tabii. Çünkü son zamanlarda duygularımı çok abartı boyutlarda ve çok görünür biçimde yaşadığımı hissedip denge profilime dönmeyi hedefliyorum. Senin amacın farklı olabilir. Mesela çok konuşuyorsan susmayı, çok yargılıyorsan düşünmeyi, çok haraket ediyorsan dinlenmeyi seçebilirsin.

Önemli olan bir adım ileri gidebilmek kendinden. Önemli olan kendinden uzaklaşmadan kendini de alıp ilerleyebilmek. Ne olduysan şimdiye kadar ona esir olmadan, ondan kurtularak da yaşayabileceğini fark etmek. En vazgeçilmez sandıkların olmadan yaşayabileceğini görmek ve sevdiklerine, sevdiğin şeylere daha cesurca sarılabilmektir.

Duygularının esiri olursan eğer, duygularının seninle bir alıp veremediği olmaz. Önemli olan duygularınla aynı protokelde yer almak, onunla yeterli ve doğru bir iletişim kurmak. Eğer duyguların ilişkiyi bozuyorsa da elinden bırakıp hislerini cesurca salmak.

Bence o yüzden kendine bir dayanıklılık kriteri belirle ve ona ulaşmak için kendi orucunu kendin yarat. Ve tabii kendine inanmayı da ihmal etme. Yoksa koca çaba gider direkt çöpe…

 

Yorum Yapın