Manşet Sinema

Kara Dul’un yükselişi

Evrenin gelmiş geçmiş en usta ajanını yakından tanımamızın vakti geldi. Marvel Evreni’nin en güçlü karakterinden Natasha Romanoff’un geçmişine ışık tutan “Black Widow” filmine sonunda kavuştuk.

Yazı İrem Naz Güvel

Uzun bekleyiş

Bir Marvel hayranıysan, bu filmi ne kadar uzun süredir beklediğini biliyoruz. Neredeyse 2010’dan beri Natasha Romanoff’un, diğer adıyla Black Widow’un kendine ait filminin gelmesini istedik. Natasha ilk olarak “Iron Man 2” filminde karşımıza çıktı. O zamandan beri karakter olarak başarılı bir ilerleme kaydetse de, biz onu hep yan karakter olarak izledik. Ancak çizgi romanlardan bildiğimiz gibi Natasha’nın hikayesi serilik film olmaya yetecek kadar zengin. Bizce Marvel, karakter özelinde bir film yapmak için geç kalsa da, nihayet Black Widow için kolları sıvadı.

Geçmişinden kaçamıyor

Filmin hikayesi “Kaptan Amerika: İç Savaş” ve “Avengers: Sonsuzluk Savaşı”nın arasındaki zaman diliminde geçiyor. Marvel’ın aksiyon dolu casus gerilim filmi “Black Widow”da, Natasha’nın geçmişiyle bağlantılı bir olay ortaya çıkar. Bu olayı çözmek içinse karanlık kökleriyle yüzleşmesi gerektiğini bilir ve geçmişine döner. Film, Natasha’nın nasıl casus olduğu, bugüne nasıl geldiği ve arkasında bıraktığı kişileri tek tek yansıtıyor.

“Daha farklı olurdu”

Scarlett, 2010 yılından beri karaktere başarılı bir şekilde hayat veriyor. Bu film, onun Black Widow’u sekizinci kez oynayışı olacak. Hayranlar onu “Iron Man”de gördüğünden beri solo filminin gelmesini beklese de oyuncu bu görüşe katılmıyor; “Natasha’nın ‘Avengers: Endgame’deki fedakarlığı bana onun kim olduğu konusunda tamamen farklı bir bakış açısı verdi. Daha önce, insanlara Natasha’nın gerçekte kim olduğunu, onu neyin harekete geçirdiğini ve duygusal özünü gösterebileceğimi sanmıyorum. O zaman o kadar derine inebileceğimizi inanmıyorum. Muhtemelen çok daha düz bir casus gerilim filmi olurdu. Belki farklı bir şekilde çok daha gösterişlisi. Bu filmde yaptığımız şeyin yüzeyini çizerdi.”

Uyumlu kadro

“Black Widow”un oyuncu kadrosu da, Scarlett kadar iyi seçilmiş oyunculardan oluşuyor. Natasha’ya kardeşi gibi yakın olan Yelena Belova karakterini Florence Pugh, anne figürü olarak gördüğü Melina Vostokoff’a Rachel Weisz ve Alexei Shostakov’u da “Stranger Things”ın Hopper’ı David Harbour canlandırıyor.

Arkadaşlarıyla yarıştı

Filmdeki performansıyla övgüleri toplayan Florence, bu rol için ciddi isimler arasından seçilmiş. Yelena Belova karakterini için düşünülen isimler arasında Emma Watson, Saoirse Ronan, Alice Englert ve Dar Zuzovsky vardı. İşin ilginç kısmı da Florence, Emma ve Saoirse ile daha önce “Küçük Kadınlar” filminde rol aldı. Florence ile ilgili ilginç tesadüf sadece bu da değil. Scarlett “Jojo Rabbit”teki ve Florence da “Küçük Kadınlar”daki performanslarıyla 2020 yılındaki birçok ödül töreninde aynı kategoride yarıştı. Bunlar arasında Oscar ve BAFTA Ödülleri de vardı.

“Garip” tesadüfler

“Stranger Things”in yeni sezonunu beklerken oyuncuları başka projelerde görmek harika. David Harbour da onlardan biri. “Black Widow”, David’in “Suicide Squad” ve “Hellboy”dan sonra yer aldığı üçüncü çizgi roman uyarlaması. Son olarak şu detayı da paylaşalım; oyuncu, “Black Widow”da Alexei karakterini oynuyor. Hafızanı yoklarsan “Stranger Things”in üçüncü sezonunda David’in karakteri Hopper, Alexei adında bir Rus bilim adamını kaçırıyordu. Bu sence “garip” bir tesadüf mü?:)

 

 

Yorum Yapın