“Stranger Things”in konusu gibi, kamera arkası da gizem dolu. Kameralar çalışmıyorken sette neler olmuş, öğrenelim:)
- “Stranger Things”in yaratıcıları Matt ve Ross Duffer, yani Duffer Brothers, dizinin televizyon kanalları tarafından 20 kez reddedildiğini açıkladı. Hatta bir kanal sahibi, iki nesli bir arada göstermek yerine ya genç karakterlere ya da yalnızca Hopper’a odaklanmayı önermiş.
- Finn Wolfhard, hasta yatağındayken Mike için seçme kasetini kaydetti. Seçme kasetinde “Merhaba, ben Finn Wolfhard. Hastayım, 12 yaşındayım” diyerek kendini tanıtıyor.
- Matt Duffer, Steve ve Dustin arasındaki dostluğun tesadüfen ortaya çıktığını itiraf ediyor.
- Joyce’a hayat veren Winona Ryder gerçek hayatta çocuk sahibi değil. Joyce’u nasıl oynayacağı konusunda tavsiye almak için annesinden yardım almış.
- 1. sezon senaryolarında baş aşağı dünya, “alttaki” anlamına gelen “Nether” olarak adlandırılıyormuş.
- Ross Duffer, Eleven’ın ilk sezonda neredeyse hayatta kalamayacağını açıkladı: “Eleven, günü kurtarmak için kendini feda edecekti. Bu oyunun sonuydu. Ama dizinin potansiyel olarak bir sezondan daha uzun süreceğini fark ettiğimizde, onu yarıda bırakmamız gerekiyordu. Çünkü derinlerde, dizinin Eleven olmadan gerçekten yürümeyeceğini biliyorduk. Ve o noktada Millie’nin ne kadar özel olduğunu biliyorduk. Daha fazla ‘Stranger Things’ olacaksa, Eleven geri gelmek zorundaydı.”
- En genç oyunculardan Gaten Matarazzo ve Caleb McLaughlin ciddi anlamda Broadway’de büyük bir üne sahip.
- Max’in ağabeyi Billy’yi oynayan Dacre Montgomery, dizinin ilk sezonunun büyük bir hayranıymış. Bu yüzden, yapımcıların yeni sezondaki karakterlerden birini “18 yaşında kötü bir çocuk” olarak göstermek istediklerini duyduğunda, hemen Billy rolü için hazırlanmaya başlamış. Dacre seçme kasetinde, deri ceketi ve çılgın gözlüklerle 80’lerin müziğiyle dans etmiş.
- Millie Bobby Brown, Eleven’ın Hopper’dan gelen mektubu okuduğu sahnedeki duygularının gerçek olduğunu çünkü sahneyi çekmeden önce mektubu duymadığını veya okumadığını söyledi: “David Harbour’ın sahnesini önceden kaydettiler. Bu konuşmayı önceden okumak istemedim. Bunu duymak ve prova yapmak istemedim. Tüm tepkimi kameraya sakladım. Tepki verme şeklimin saf yıkım ve üzüntü olduğunu, babasını yeni kaybetmiş perişan bir çocuk olarak göstermek istedim.”
- Joe Keery, Robin’i oynayan Maya Hawke ile Rus ajanlar tarafından sorgulandıkları sahneyi çekerken, altı saat boyunca bağlı kaldıklarını çünkü ara vermek için kendilerini çözmenin uzun süreceğini söyledi.
Yorum Yapın