“Cinderella and the Four Knights”, “Haechi” ve “Flower Boy Ramen Shop” gibi K-drama’larda yer almış oyuncu Jung Il Woo ile eğlenceli bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportaj İrem Naz Güvel
Tebrikler, yeni drama “Bossam: Steal the Fate”e başladın. Bu projeye seni çeken şey neydi?
Oyunculuğa başladıktan sonra tarihi dramalar yapmak için birçok fırsatım olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar bir asilzade veya kral gibi karakterleri oynamışlığım var. “Bossam: Steal the Fate” de eskisinden farklı olarak hiçbir eserimde görülmeyen sert bir adam karakterini canlandırıyorum. Hayranlarıma alışılmamış bir karakter ile aktör Jung Il Woo’nun farklı bir yüzünü göstermek istedim. Bu sebeple “Bossam” dizisini seçtim.
Birkaç kamera arkası görüntüsünü izledim.Hava şartlarından dolayı bazen çekimeler zor geçmiş. Seni en çok zorlayan ne oldu?
“Bossam” dizisini çekerken zorlanmak demek yerine, daha güzel görüntüler yakalayabilmek için farklı şehirlere seyahat çok fazla oldu. 6 ay boyunca Kore’de birçok şehri gezerek çekim yaptık. Seyahat süreleri uzun zaman almış olması gerçeği dışında, çok güzel yerler gördüm. Ünlü restoranları da ziyarete ettiğim bir çekim süreci oldu. Ortaya güzel sahneler çıktığını düşündüğüm için memnunum.
Hepimiz farklı şekillerde zor bir dönemden geçiyoruz. Moralini yüksek tutmak için herhangi bir hobi veya alışkanlık edindin mi?
Evin etrafında hafif giysilerle sık sık yürüyüş yaparım. Zaman zaman terlemek istediğimde yokuşu hızlı bir şekilde yürüyerek çıkarım. Düşüncelerimi yavaş yavaş kafamda düzenleyerek ve doğayı hissederek yürürürüm. Günün başında ve sonunda böyle yürüyüş yapmaktan keyif alıyorum. Hiçbir hazırlık yapmadan, sağlık açısından çok faydalı olan yürüyüşü çevremdekilere şiddetle tavsiye ediyorum.
Senin için mükemmel tatil nasıl olurdu?
Mükemmel tatilimi seçmem gerekirse, sanırım ilk kez Santiago’ya hacca ziyaretim oldu. Zor bir hac yolculuğunun ne kadar mükemmel bir tatil olduğunu merak edebilirsiniz 🙂 Tabii ki çok zor anlar yaşadım ama bitirdiğimde, bir şeyi başarmış olmak bana küçük de olsa bir başarı duygusu vermiş olması güzeldi. Çok tedirgin olduğum bir dönemdi. Santiago’da hac esnasında yaptığım hac yürümesinden sonra değişen fikrim sayesinde, şimdiki zamanı yaşamam ve anın tadını çıkarmam gerektiğinin dersini veren bir yolculuktu. Tek başına Santiago’ya yaptığım hac bence mükemmel bir tatil oldu.
Salgın bittiğinde ilk olarak ne yapmayı planlıyorsun?
Henüz özel bir planım yok. Plan yapmak yerine, günlük hayatımda hafife aldığım tüm durumların değerli olduğunu hissediyorum. Bu yüzden her durumda elimden gelenin en iyisini yapmak istiyorum. En büyük arzum hayranlarımla yüz yüze tanışmak olduğunu düşünüyorum. Çevrimdışı hayran buluşmalarında her zaman çok fazla destek ve iyi enerjiyi alabildiğim zamanlar oldu. Ama şimdi böyle bir ortama sahip olmak zor. Bu yüzden umarım yakında herşey daha iyi olur ve hayranlarımla birlikte olma şansı yakalayabilirim.
Hayranlarınla paylaştığın en komik andan bahseder misin?
2015 yılında yurt dışında düzenlenen hayran buluşmasını hatırlıyorum. 500 kişilik hayranımın katıldığı ve Kore yemeği yosun çorbası pişirdiğimi ve hayranlarla birlikte yemek yiyip sohbet edip ve mutlu vakit geçirdiğimi hatırlıyorum. Herkesin Kore yemeğini beğenmesi çok etkileyiciydi. Daha sonra bir fırsat olursa, Türk hayranlarla Kore yemekleri yapıp sunduğum bir hayran buluşması düzenlemenin harika olacağını düşünüyorum.
Son olarak Türk hayranlarına ne söylemek istersin?
Her zaman ziyaret etmek istediğim kardeş ülke Türkiye’de ilk olarak çevrimiçi bir hayran buluşması yapma fırsatı yakaladım. Hayranların uzun süre beklemesine değecek. Hayranlarla eğlenceli vakit geçirebilmemiz için verimli bir içerik hazırlayacağımdan şüpheniz olmasın. Bu yüzden dört gözle bekleyin. Teşekkürler!
Yorum Yapın